img
Psikolojik Travma

Psikolojik Travma, günlük hayatımızda sık kullanılan kelimeler arasına girmeye başlamıştır. Nitekim, günlük rutini bozan, beklenmedik bir şekilde gelişen, dehşet, kaygı ve panik yaratan, kişinin anlamlandırma süreçlerini bozan olaylar, psikolojik travma yaşantıları olarak tanımlanabilmektedir. Yaşanmış bir trafik kazası, bir doğal afet (deprem, sel, vb.), taciz, on yıllık evlilikte atılmış ilk tokat da psikolojik travmaya bir örnek oluşturabilmektedir.
Kişi gerçek bir riskle karşı karşıya kaldığını algılamış, fiziksel zarara uğramış veya buna şahit olmuş, bu esnada da yüksek korku, çaresizlik ve dehşet hissetmişse, bu durum kişi için psikolojik travma yaşantısı olarak tanımlanabilmektedir.
Bir olayda;

• Yaşama karşı risk algılama
• Vücudun bütünlüğüne karşı risk algılama
• Sevdiklerimize karşı risk algılama
• İnanç sistemlerimize karşı risk algılama söz konusuysa bu durum kişi için psikolojik travma yaşantısıdır.

Bu tür durumlarda genellikle gücü kötüye kullanma, güvene ihanet etme, tuzağa düşme, çaresizlik, acı, kafa karışıklığı ve/veya kayıp söz konusu olabilmektedir. Bu tanım içeriğinde hem tek seferlik olaylar (kazalar, doğal afetler, suçlar, ameliyatlar, ölümler, vb.) hem de tekrarlayan ve devam eden durumlar (çocuk istismarları, çocuk ihmalleri, savaşlar, şiddet içeren ilişkiler, vb.) bulundurmaktadır. Psikolojik Travmaya son yıllarda, olayın kendisinden ziyade kişide bıraktığı etki üzerinden yaklaşılmaktadır. Trafik kazası geçirmiş iki kişiden biri, bu olayda fiziksel bütünlüğüne bir risk algılamamış ise bu durum onun için travmatik olmamaktayken, aynı kazayı yaşamış ikinci kişi, bu durumu hayatını tehdit eden bir felaket olarak algılamışsa kaza bu kişi için travmatik bir durum niteliği kazanmaktadır. Psikolojik travma, durumu yaşayan kişinin algısı ve değerlendirmesi doğrultusunda tanımlanmıştır.